Dersim 1938 i Unutmak

6/05/2009

DERSİM 38’i Unutmak


“Unitmayın, Unitmayın” diyor ard arda acılı yaşlı Dersimli Kürt ana.01 Haziran 2007
HAYDAR IŞIK

“Unitmayın, Unitmayın” diyor ard arda acılı yaşlı Dersimli Kürt ana. Bazen Kırmanci, bazen de sürgünde öğrendiği bozuk Türkçesiyle “Unitmayın!” derken, kadına bu sözleri söylemesinin saiklerini düşündüm. Sonra Dr. Şivan’ın akrabası Çayan Demirel’in tüm yokluklardan ortaya çıkardığı Dersim 38 Dokumentasyonunun, yaşlı kadının duygularına tercüman olduğunu görünce sevindim. Çayan Demirel, unutulmuşluğun paradigmasını, hatırlanmamayı, yalnız bırakılmayı gözler önüne seriyor.

Peki neyi unuttuk biz Dersimliler? Bu acılı kadın neden çığlık çığlığa unutmayın der. Demek ki unutulduğunu görüp hissetmiş olmalı. Dersim ziyaretleri kadar temiz, Kürt ulusal giysileri içindeki bu koca anne, 70 yıl önce Dersim’e yapılanları unutan Dersimlilerin başına, elinde çekiç vuruyor. Dersim’de yapılanları unuttunuz. Bilerek isteyerek unuttunuz. Araziye uyarak unuttunuz. Korkaklıktan unuttunuz. Namus ve şeref düşkünü olduğunuzdan ötürü unuttunuz. Paraya taptığınız için unuttunuz. Hafızayı beşer (insan) nisyan (unutma) ile malüldür (sakat), diye bir söz var. Aynen Dersimlilere uyuyor.

Evet unuttu Dersimliler, Dersim’deki katliamı. Sorgulamadılar. Milletvekili olduğu halde, dedesinin attan indirilip başının kesilmesini sormadı. Filmde 70-80 bin olarak verilen sayı; katledilen kadın, kız, genç ihtiyar insanın neden öldürüldüğü, barbarca bombalandığı, neden Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçe’nin, elli kiloluk bombalarıyla Kürt köylerini tüm canlılarıyla yerle bir ettiğini sorgulamadılar. Şüphesiz atalarının şanına, şerefine, şöhretine uygun davrananlar da az değil, hem de giderek çoğalıyorlar.

Dersimliler, Türkiye hapishanesinde tek tip deli olmak için ellerinden geleni yaptılar. Yahudi’nin evine Hitler’in posterini asmasına nasıl tepki gösterirsiniz? Bazı Dersimliler evlerine katilinin posterlerini asmada dünyada görülmemiş örnek sergilediler. Bazı Dersimliler kendisinden, tarihinden, kültüründen hatta gölgesinden korktular. Alevi oldular. “Öz be öz Tırk oldular”, “Horasan’dan gelmeyiz” dediler, son zamanlarda Zaza oldular, Marx, Lenin, Mao oldular, CHP’li oldular ama her nedense Kürtlük köklerine yaklaşmaktan korktular. Dersim’de türkleştirilen coğrafi isimlere adapte oldular. Bu Türkçe isimlere tüküreceklerine, bir gönüllü havasında uysalca dayatılan alçaklığa boyun eğdiler. Katliamın mimarı Kemal Atatürk’ü peygamber yaptılar, Alevi olduğu yalanını yaydılar, hatta cemevlerine posterlerini ve Türk bayrağını astılar, onun hasta olduğunu, katliamdan haberi olmadığını söylediler. Ama filmde Kemal Atatürk imzalı 26-VIII 1938 tarihli “TUNCELİ- 3. ORDU MANEVRASI HATIRASI madalyalar verildiği kör gözlere sokulacak büyüklükte gösterilmektedir. 38 travması teslimiyetçilerin, düşkünlerin, köksüzlerin anadilini, kimliğini alıp götürdü. Bu tabloda; Kamer Gençler, Zafer Mutlular, Sinan Yerlikayalar ve CHP, AKP, ve diğer devlet partilerine oy veren yukardaki madalyaya layık Tunceliler oldukça, biz de usanmadan lanetliyeceğiz.

İnsan olmayı parayla ölçen, dilinden, kültüründen köklerinden gönüllü uzaklaşan omurgasızın hangi insani değeri kalır? Elbette Dersimliliğin değer ve köklerini reddedip, kendisini Türk hissedene diyeceğim olamaz. Fakat solculuk adına, sanki devlete karşıymış gibi duran ama devletin yapamadığını yapan gruplar, Dersim’e Türkçe’yi sokanlar, kültürümüzü aşağılayan Türk solcularının tahribatları derindir. Dersim’den dünya devrimine soyunan bu gruplar, bugün dost ile düşmanı, çöp ile merteği karıştıran, hedef şaşırtan hasta fikirleriyle, devletin beşinci kolu fonksiyonunu sürdürüyorlar. Enternasyonalist, demokrat gösterileriyle Vietnem, Filistin, Bosna ve diğer halklarla dayanışmada bulunurlar, ama Dersim’de katledilen 70-80 bin insan için kılını kıpırdatmazlar. Niye bu devlet Dersim Kürdünü soykırımdan geçirdi, sorgulamazlar.

Çayan Demirel’in filminde ulus devlet kurbanı halkımıza nasıl deli gömleği giydirildiği, Dersimli’yi tek tip Türk yapmak için Kemal Atatürk’ün bu masum halkı nasıl yok etmek istediğini tanıklar ve sanıklar anlatıyor, bilim adamları irdeliyor, sonra “Sessiz bir Çığlık” olarak karşınıza geliyor. Birinci Dünya Savaşı gölgesinde Alman generallerin yardımıyla yükseltilen Pantürkizm nedeniyle İttihatçılar, kadim Ermeni halkının soykırımını yaptılar. Hitler faşizminin gölgesinde ise Kemalist rejim Dersim katliamını yağdan kıl çeker gibi yaptı. Hitler’in savaş uçakları Guernica’yı bombaladıkları sırada, Kemal Atatürk’ün manevi kızı ve sevgilisi olduğu söylenen Sabiha Gökçe (Ermeni asıllı, soykırımından kurtulan ve yetimhanelerde tek tip Türk yapılan biridir.)

Dersim’in köylerine bomba yağdırıyordu. Bugün Guernica, faşizmin barbarlığına karşı İspanya halkları tarafından bir anıt kasaba yapılmışken, bakın ki Dersimliler atalarına yapılan bu katliamı unutuyor ve bir anıtları yok. Seyid Rıza’nın, eğer varsa, mezar yeri bilinmiyor.

Yahudi insanı, Holocaust’u, buna Shoa diyorlar, unutmamak için anıtlar dikti ve yeni nesilleri sürekli “HATIRLA” diye uyarırken, Dersimliler katliamı unutuyor. Hatırlasalar katliam unutulmaz. Gönüllü hatırlamak istemiyorlar.