5/14/2009
İnsanlığın hâlâ kör karanlık kuyularda olduğu, gün ışığına çıkmadığı zamanlardayız.Her gün biraz daha geriye dönüyoruz, biraz daha batıyoruz karanlığa. Gün geçmiyor ki, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı bir trajedi yüreğimizi burkmasın, gün geçmiyor ki, kadın insanlık dışı muamelelerle karşımıza çıkmasın.Ne yazık ki hayat, kadının yaşadığı anti-insani olayları bize sergilemede oldukça cömert davranıyor. Çeşitli trajedilerle bize bunu sahneliyor.Sahne ve kahramanlar farklı olsa da, ortak payda hep aynıdır Kadın!Kadındır, hayatın ağır şartlarında karşımıza çıkan, kadındır, mülteci kamplarında, töre cinayetlerinde, savaş alanlarında, kadındır vurulan gençlerin tabutları başında ağıtlar yakan ve kadındır, hâlâ namusa kurban giden, kadındır hep!..Peki nedir, kadına bunları yaşattıran? Nedir, bizleri bu kadar inkarcı, bu kadar acımasız, bu kadar zulümkar eden nedir?Nedir, kadını din adına cezalandıran, onu korkunun deltasına teslim eden, umutlarına zincir vuran, gülüşlerini sevdalarını ölümle bastırtan nedir, nedir kadının emeğini hiçe sayan, nedir? Nedir köleliği yücelten, kadını yüreğindeki aşkı yok eden, nedirrr?!!İnsanın henüz insan olma olgunluğuna erişemediği, hâlâ zalim olduğu zamanlardayız. Henüz kadının cinsel obje olduğu zamanlardayız, henüz kadının töre uğruna katledildiği, parayla satıldığı gerici zamanlardayız, henüz 8 Mart Kadınlar Günü'nde Beyazıt Meydanı’nda kadının coplandığı, oğlunun bedenine 13 kurşunun sıkıldığı annelerin olduğu zamanlardayız, henüz çağdışı zamanlardayız.Yeter artık diyorum, kadının uğradığı zulme, inkar edilmişliğine, yüreğindeki sevdayı yok edilişine, 'edi bese' diyorum...Kadının özgürlüğü insanın özgürlüğüdür, kadın insan olma onuru ile yaşamalı, diyorum...Tüm emekçi kadınların, tüm Kürt kadınların kadınlar gününü kutluyorum.
Lawîke Pawlanan (Ali Haydar Güreş)
